Odaların dışarı açılan, açık havada hissetmeyi mümkün kılan kısmı.
Eşimle, 2020 yılının çoğunu geçirdiğimiz mekan. Hatta öyle ki artık evimizin en değerli bölümü. Kış günleri gelmesine rağmen aldığımız “şantiye ocağı” ile masa altından ayaklarımızı ısıtıp hala oturmaya devam ediyoruz. Akşam vakti gelince dışarı çıkmadığımız için giymeyi unuttuğumuz paltolarımızı artık balkona çıkarken giyiyoruz. Balkon artık bizim kahvemizi içip kitabımızı okuduğumuz bir Kadıköy “Cafe”si. Bazen ısıtıcılarla donatılmış bir sokak meyhanesi. Çoğu zaman özümüze döndüğümüz, çiçeklerle dertleştiğimiz, kedilerle oynaştığımız, uzaklara daldığımız içimizin ta derinliklerindeki her şey. Sevinçlerimiz, korkularımız, isteklerimiz, kayıplarımız, yeniden ayağa kalkışlarımız, sahip olduklarımız. Çocukken evimizdeki gerilimden kaçıp kendimi attığım balkonumuzu hatırlatıyor bana. Kitap okumayı o balkonda sevmiştim. Sokağın ritmini o balkondan izlemiştim. Şimdi sokaklar sessiz, doğduğum aile yıkılmanın eşiğinde ve ben balkonda geçmişimle yüzleşiyorum. İyi ki varmışsın balkon. Balkonları üç kuruşa satan yeni inşaat bağımlısı insanlara bu sene çok güzel dersler verdin. Gördük mü şimdi balkon ne demek?