Pandemi sırasında sosyallik niteliğini ikame edemediğimizi en kuvvetli biçimde hissettiğimiz kutlama pratikleri.
Mart 2020’den, gayrı resmi evde kalma zorunluluğunu deneyimlediğimiz iki ay boyunca iki ulusal bayram (23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı), bir 1 Mayıs, bir de dini bayram (Ramazan Bayramı) gördük. Sosyo-politik kutuplaşmadan ötürü büyük ölçüde ayrışmış bir toplumun, bu ayrışma sonucu bambaşka toplumsal kesimlere hitap eden, bambaşka kesimlerde duygulanımlar yaratan bu günleri ne ölçüde birbirine benzemez biçimde deneyimlediği de, pandemi günlerinin insanları balkonlarına hapseden akışında daha belirgin hale geldi. Sözgelimi, Ankara’nın yüzdeyetmiş cehepe semtlerinde, ulusal bayramlar yer yer sempati duyulabilir bir coşkuyla, pandeminin de etkisiyle olacak, yer yer de bir histeri haliyle kutlandı. İnsanların sese çok daha duyarlı olduğu bu koşullarda ve özellikle Ankara’da yaşayanların belleğinde 10 Ekim, 13 Mart gibi can yakıcı anılar halen çok diriyken, mahalle içlerinde atılan havai fişekler ciddi bir huzursuzluk yarattı. Olağan koşullarda dini bayramları kutlamayan insanlar dahi, özellikle bayramın birinci günü 65 yaş üstündeki insanların sokağa çıkması ve birbiriyle pek sevimli biçimde, bağıra çağıra bayramlaşması sonucu, kendilerini Ramazan Bayramı’nın kolektif coşkusu içinde buluverdi. 1 Mayıs coşkusu ise, şayet Mamak-Tuzluçayır ya da Ümraniye-1 Mayıs Mahallesi gibi bir yerlerde değilseniz, bir parça içimizde patladı. Seküler-cumhuriyetçi eğilimleri olan semtlerde bile utangaç birkaç alkış, uzaklardan gelen cılız Çav Bella tınıları, bir cesaret, bir kerede bir kişinin atıp sonra da ortadan kaybolduğu “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları biraz içimizi ezdi. Senede bir gün kendimize benzer insanlarla, sanki bütün dünya bizmişiz ya da daha dün devrim olmuş gibi bir coşkuyla kutladığımız 1 Mayıs İşçi Bayramı, 2020 yılında balkonlarda hoş bir sâda, gönüllerde bir özlem ve yanı sıra kendimizi bir solcu olarak biraz yalnız hissettiğimiz bir deneyim olarak kaldı.