Çocuklarla evde kalmak

16 Mart 2020’de okulların kapanması sonrası, yirmi dört saati aynı fiziki mekânda geçirme deneyimi olarak tanımlanabilir. Hafta sonu rutinlerinin haftanın her gününe uydurulma çabasıdır ve ev halkı ortaklığının en fazla hissedildiği sofra pratiğinin en az üç öğün olmasıdır. Sofra pratiği dışında kutu oyunlarının bin bir çeşidinin oynanması, ‘uno’ gibi kart oyunlarıyla zaman geçirmek, etkinlik saatlerinin sonsuz artması da bu örnekler arasındadır.  Havaların ısınması ve çocukların sokağa çıkma yasağı ile etkinliklerin balkona taşınması, bahçeciliğin ve aşçılığın çocuklarla yeni bir forma bürünmesi de çocuklarla evde kalmanın başka yönleridir. En ilginç ve aslında en eğlenceli yaşanan süreçlerden biri de geleneksel çocuk oyunlarının (saklambaç, ebelemece, yakan top vb.) ev koridorlarında oynanmasıdır. Evin Balkonu ise oyun mekanları arasında en önemli yere sahip hale gelmiştir: Seksek, ‘piknikçilik’ ve hatta su savaşı oynamak, vazgeçilmez oyunlardandır. Pedagogların kaliteli zaman geçirme vurgusunun sonuna kadar yaşandığı bu dönem kimi zaman rutin ev işleri konusunda kaçınılmaz gerilimlerin de yaşanmasına neden olmuştur. Ev içi işbölümünün orantılı dağılımı sağlandığında evin bireylerinin gerilimi azalmıştır. Çocuklarla evde kalmak Miyazaki’nin dünyasıyla yaşandığında covid sürecinin atlatılması da kolaylaşmaktadır! 

Çocuklarla evde kalmak, COVID-19 salgını öncesi de şahane olmayan yaşam formu. Neo-liberal ekonomi politikaların arşa ulaştırdığı ilaç sanayi, özel sağlık hizmetleri ve sigortacılık gibi sektörlerin virüsle mücadelede bula bula herkesin evde kalması çözümünü üretebildiği salgın döneminde, özellikle evden çalışmak zorunda kalan anne babaları hayattan soğutan bir sirk ortamı. Dünyanın geri kalanını kıskanarak, izleyecek film, dinleyecek podcast bulamadıklarından, çok sıkıldıklarından, çok uyuduklarından, gün içinde verimli olamadıkları ve kilo aldıklarından şikayetlenen çocuksuz fanilerin dertlerine karşı içsel bir şiddet arzusunun doldurduğu günleri ifade eder. İlk zamanlarda “aman ne güzel çocuğumuzla kaliteli zaman geçireceğiz” temalı duygularla coşan anne yüreklerin, iki koca ayın sonunda büzüşmesi, kuruması ve yorgunluktan bir miktar teklemeye başlaması halini tanımlar. Karantina sürecinde çocukla evde kalmanın fiziksel görünümleri; ortalama 5 saatlik gece uykusu, çocuğun varlığı dolayısıyla geçiştirilemeyen üç öğün yemek yapma pratiği, ortalığı toplama eyleminin kedinin kuyruğunu yakalama çabasıyla benzer bir şeye dönüşmesi hali, ayakta durmaktan altı su toplayan ayaklar, kucakta bebek taşımakta yamulmuş bir omurga olarak sıralanabilir. Ruhsal durum ise, sürekli eski günlerin film şeridi gibi zihinde aktığı, nostaljik bir zihinsel firar eylemiyle tanımlanabilir. Ruh sağlığı, sesli kitap dinleyerek korunmaya çalışılır. Sesli kitabı kim akıl ettiyse ona bolca hayır duaları edilen günlerdir.