Virus Latince “zehir” anlamına gelir. Bakterilerden de küçük hastalık yapıcı ajanlardır. Yapıları son derece basittir. Genetik materyallerini oluşturan DNA veya RNA ve bunu çevreleyen protein bir kılıf virüslerin olmazsa olmazlarıdır. Koronavirüsler gibi bazı virüslerde bu protein kılıfı çevreleyen ve zarf denilen lipit bir tabaka da bulunur. SARS-CoV-2, Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu koronavirüsü 2, bir koronavirüstür.
Herkesin sandığının tersine öldürülemeyen sadece parçalanan bir yaratıktır. Zira virüsler canlı organizma değildir. Ultraviyole A ve C ve altmış, yetmiş derecenin üstündeki ısı birçok virüsün parçalanmasını sağlayabilir ama bir kısım virüsler buna da dayanıklıdır. Radyasyon her cins virüsü parçalar, elbette insanın DNA’sını da.
“Virus” ise virüsün tıp dilindeki karşılığıdır. Bu “Köln”ün, “Kölün”ün karşılığı olmasına benzer. Korona pandemisi ile birlikte daha “pandemi” ne demek derken, uzun yıllardır “virüs” dediğimiz canlı türünün “virus” olduğunu öğrendik. Aslında ikisi de aynı şeydir. Televizyon ekranlarında tıp alanının ünlü enfeksiyon hocalarını çok sık gördüğünüzde alışırsınız, içinizden siz “virüs” deyin. Bunun hiçbir sakıncası yoktur. Tıpkı “bulaş riski” sözcüğünü duyduğunuzda “bulaşma riski” demeniz gibi bir şeydir.