Yeni normal

Eski normalin maskesizi.

Virüsten kurtulacağımız güne kadarki yaşam biçimimizi ve papazı bulduğumuzu ifade eden kavram. Mesafelenme, eşitsizliğin kalıcılaşması.

Hayatın garip bir halde eskiye döndürülme çabası. Peki normal neydi? Ortaçgil söylüyor: “Biri anlatsın hemen nedir bu normal, çok canım sıkılıyor artık”. 

Bülent Ortaçgil’in “Normal” şarkısında hemen birisinin anlatmasının talep edildiği, toplumdaki büyüyen çelişkilerle birlikte karmaşıklaşan “normal”e dair henüz bir uzlaşı sağlanamamışken, salgın sürecinde bol bol duyup, konuşmalarımızda yer verdiğimiz kavram.

“Nedir bu yeni normal?” sorusuna verilecek cevap, şu konular es geçilmezse eğer “herkes için sağlıklı ve güvenli bir yaşam”a açılan kapıya dönüşebilir; sağlık hizmetindeki olumsuz yansımaları salgın sürecinde daha çok açığa çıkan piyasa odaklı politikaların değişimi, temel ihtiyaçların her zaman ve herkes için eşit şekilde sağlanabileceği bir toplumsal yapı güçlenmediği sürece toplumsal güvensizliğin insanların ruhunu sürekli kemireceği bilinciyle hareket ve eylem hali. 

Artık çilingir sofrasında ahlaka mugayir fıkra anlatmak yok. Kafede sevgilimizin eline erişmekte zorlanacağız. Karakucak güreşi tarzı kucaklaşmalar bitti. AVM tuvaletinin kapısında bir buçuk metre arayla kuyruğa girecek, tatil köyünde denize girme saatimizi bekleyeceğiz. 

Alışana kadar; yan masanın hesabını ödemek, ekmek kuyruğunda beklediğini düşünürken kendini bankada bulmak gibi riskleri var ama hiç değilse bir süre… Üzgünüm. Yok. İyi bir şey yok.

Yer işaretleri: İlk kez eczanelerde görülen “kırmızı çizgiyi geçmeyiniz” uyarısı ile hayatımıza giren uyarı. Git gide bekleme yerleri, oturma yerleri, mağazalarda hangi yöne gidileceği, restoran ve kafelerde masalar arası mesafeler bu işaretlerle yeni yaşama kılavuzu olarak gündelik yaşamımızda belirmeye başladı. Alışacak mıyız? Var mı başka çaresi!