Güncel TDK sözlüğündeki ilk anlamına göre “adım atarak ilerlemek, gitmek” anlamına gelen yürüme eylemi, belki de insanı iki hayvanlı ayak yapan ve bugünkü medeniyeti kuran en eşsiz hareketlerden biridir. Frédéric Gros, Yürümenin Felsefesi kitabında, aslında yürümek, her şeyde olduğu gibi sınıfsaldır der. Mesela ona göre, yoksulların harcıdır yürümek. Oruç Aruoba, bir kenara bırakır sınıfı Yürüme kitabında, der ki: “her yeni yol için temel belirleyici şey, eski bir yolun sonuna dek yürünmesidir.” Mühimdir yürümek. En nihayetinde, argodaki anlamına göre herhalde “birini ayartmaya çalışmak için uğraş süreci” denebilir. Pandemi süreci için gerek TDK sözlüğüne gerekse argodaki anlamına göre kavram muallakta kaldı. Hükümetler tarafından parklarda dahi yürümek yasaklandı, ancak insanların “tavlama” çabaları da benzer kısıtlamanın içine sinsice giriverdi. Mecburiyetten. Yarım kalan flörtler belki özlendi, belki yüründü. Tinder gibi çöpçatanlık uygulamaları indirildi, birilerine yüründü. Yüründü ama yürümek bu süreçte yasaktı. Köpeği olan köpeğini gezdirmek için yürüdü, yasaklarda fırına ekmek almaya yüründü. 65 yaş üstüyle bir refakatçiyle günler sonra yüründü. Instagram’da “ben ekliyom ya” diyerek yüründü, bir yerlerde like atıp yüründü. Yürümek bir şekilde yasaklandı, yürümek yasaktı, bir şekilde yüründü.